- Neyi anlatmaya çalışsam,
hep anlatılmamış bir şey kalıyor arkada…
Ne kadar bağırsam,
sanki mühim olan,
içimde bir fısıltı… - Yalnızsınız.
İçinizde bir mezarlık…
Gömdüğünüz ölüler,
geceleri çığlık çığlığa… - İlk acının ardından,
uyandım an be an.
Hep orada durdum sanki,
zamandı üstüme yağan… - Ölmek bir gün,
bir de gün gün…
Daha kötüsünü de bilirim.
Yaşamak, şimdilerce
dün…
Dün… - Ruhum kanıyorsa eğer,
bugün hava güzel. - Yalnızlığı öyle yakıştırırım ki kendime…
Bir başka el sırıtır elime… - Gecenin ördüğü lezzetli uçurumdan
düşerken
ağır ağır,
duman gibiyim…
Nefes gibiyim,
şekilden
şekile… - Günün kokusu duruyor üzerinde…
Yayıyorsun etrafına o duruluğu.
Zamanın içinde
hoş bir melodi gibi gezindikçe… - Yaraladım kendimi kendi sessizliğimle…
Binlerce tanımsız sesle sıkıştırılmış…
Sen yolun ucundaki mutluluk olanağı,
niye ağladık dün?
Zaman mı yanlış? - Acısı da derman,
sevinci de…
Karıştır dur ruhumu,
bu girdap olmak demek. - Bir gün acıyla hatırlamak için yaşanır her şey.
- Buradan giderken, tanrı beni sevdi diyeceğim,
öykümün tüm kusurlu kısmına rağmen.
Aklımda birkaç dost, birkaç aşk, birkaç gece…
Ölmemek için yazmış olacağım,
okuyan belki sevinecek…. - Şarap akşama rengini verdi,
yüzümde rüzgar…
Bazen bir fotoğraf iç açılar toplamını değiştirir insanın.
Hatıralar…
‘Yitirdin’ demekse de,
güzel…