Kategoriler
sandık

Tek Yumurta Tekizi

Sana.

Eğer istemiyorsan, üstüne sigara kokusu sinmesin, okuma.

I: Bitkisel Yaşam

Musluk damlatıyor ve ritm tutuyorum. Bazen başını sallamak, sarsmak içindekini, iyi geliyor insana. Çekinme, bir sigara yak, daha ala bir kül tablası bulamazsın, ellerimden. Camlarımıza kamikaze dalışı yapan tüm kuşları, nasıl da boyayıp sattığımızı hatırlatırım. ‘Canlı’ demek, ‘renkli’ demek artık. Başka bir anlamı da vardı kadim zamanlarda ama hatırlayabilen yok. Ters dikilmiş bir piramitsen, yer senden fazlasıyla şikayetçidir her daim ama kolay mı sanıyorsun denge sağlamayı? Çevreyi gözden çıkartmışsın, çok olmuş; bir hayale uyum sağlamışsın. Bu, kabusun olmuş. Darwin’in kemikleri eriyor, haberin yok. Kalsiyum manyağı olmuş, dişleniyor toprak. On dakika daha uyursan, seni dürtecek kimse kalmayacak. Yatak keyfi yapan subayların kaybettikleri savaşları unutmuşsun ve niyetlisin, çoktan kaybedilmiş bir savaşın devam ettiğini sanan şizofrenik bir gazi olmaya sanki. Sanki bir an ölüyorsun; anlayacaksın ne kadar kök saldığını. Çok uzatma bu anı, dehşete kapılırsın. Çok uzatma saçlarını, yürürken takılırsın. Sanki insanın en çok kendi çevirdiği ipe takıldığını hatırlamazsın. Bir sigara daha?

II: Fetus In Fetus

Bence sen beni tanıyorsun, kendini kandırdığın kadar. Kediyimdir, kedi. Yumuyormuş gibi yapma gözlerini, aradan bakıyorsun. Korkmanın nedeni, emin olman varlığımdan. Var olduğuma göre; daha cesurum Tanrı’dan. Kaçıncı basımısın klasik bir eserin? Daha kaç önsözle dolu sayfayı karşılar yayınevin? Kaç uyarlama cümlesine dayanır inancın? Nedir amacın? Sorular tükettiğine göre seni; yok cevapların. Belki de çalışmadığın yerden soruyorum. Aslına bakarsan, Sokrates’in oluyorum. Getirin sıcak suyu! Doğuyorum.

III: Protoplazma

Sevmiyor musun yoksa diyalektiğimizi, yenilen sensin diye? Gübrem de sensin, suyum da; yapma böyle. Bana titreşip bozunmayan, evrimleşmeyen bir gerçek gösteremezsin. ‘Her şey’den o kadar çok uzaklaştın, öylesine yükseldin ki; şiddetli oldu düşüşün. Ağzın, burnun dağıldı. Kan görmeyeli çok zaman olmuştu. Kafana daha kaç darbe alman gerekecek? Değişimi deyişim, sana tanıdık gelmeli. İçinden bir parça koparttın benim için. İçten bir parça. Farkettin, bir gün nasıl da toprağa karışacağını. Yarım bırakma işini, aç mezarını, at içeri manipülasyon abidesi belleğini; üstünü ben örterim. İyi geceler.

IV: Ara Geçiş Formu

Kaç tane seni katlettiğini hatırlıyorum. Sorma sakın, bu akan suyu saymak gibi. Aktığını bilirsin, o kadar. Ancak; küveti doldurmuş, içine girip kesmişken bileklerini; yıkanabilirsin sonsuz defa aynı suyla ama biz ölüleri sevmeyiz, hatırlamayız ki. Evrimimizi reddetmek için saklarız cesetleri. Beni yavaşlatırsın, taşıyamayacağım seni elbette. Yardım da çağıracağımı sanma ama hatırlayacağım seni! Hafızasını yitirdiğinde ölür insan; bencilliğimi afet, bencilliğimden faydalan.

V: Hetero Sapiens

Homojen bir psikozun tüm semptomlarını aştım. Gittiğim yerden birçok hakikat aşırdım, geldikleri yerde daha çok var. Kendi paradigmama sığınacağım bir süre, barınak niyetine. Gidip geliyorum aslına bakarsan ve inan, benzer şeyleri görür herkes; aslına bakan, aslına bakabilen. Gelişmiş bir organizmanın farklılaşmış bir hücre grubuyum, gururluyum. Artık kendimi yalnızca aynada görüyorum. Beni hatırlamaya başladıysan eğer; evrim ağacının üst dallarından bir fosili özlüyorsun demektir. Senin bedenini aşmadım; sana, senin bedenini aşıladım. Aklı karışmamış bir insanım. En azından, artık.

VI: Taşlar ve Sopalar

Bir savaş çocuğusun. Ayağından vurulmuşsun. Öyle sert vurmuşsun ki başını; uyuşmuşsun. İçinde bir sıkıntı, içinde bir boşluk. İçiçe giyinmişsin, şişman görünüyorsun. İçine girmişsin, çıkamıyorsun. Hermafrodit bir kişilik geliştirdin, anlıyoruz ama hem vajinismuslusun hem de ereksiyon sorunu yaşıyorsun. Bulandırılmış bir Oedipus kompleksinin çocuğusun. Çok kez, televizyona sahip olmak için babanı öldürmüşsün. Ben devam ederim. Buraya kadar geldiğin için teşekkür ederim. Yerde yatarken gördüğün bir düş olmak, artık şanıma hakarettir. Ağız tadıyla şeytan taşlamak için ayağa kalkıyorum. Taşlamak için kalkıyorum. Avsız kalmış bir avcı, kendine tuzak kurar; kendini avlarmış. Ben işimi yapmaya gidiyorum. Sırtıma havlu yerleştirmeyi kes, artık koruma beni. Terliyken su içmeyeceksem ve hatta terlemeyeceksem; suyun varlığı bir israftır. Tükenesiye koşmaya uyanıyorum. Topallamak, bu işin kitabında var.

VII: Gelecekte Var Olmuş Olaylar

a) Saray Entrikaları

Şunu farkedeceğim: İnsan cevap bulduğu soruları unutuyor çünkü cevapları ezberliyor. İman etmeye başladıkça yanıtlarına, soru sormak günah oluyor. Alçıdan yapılmış bir Tanrı heykelciğine dönüşüyor. Zaten bir zamanlar cevap verdiği sorularla sarsılıyor, düştüğünde kırılma riski taşıyor. Bu kehanetle titriyor ve sana diyorum ki; zorlama kendini, vantrolojin ne kadar yücelebilir daha? Beni konuştururken, sen konuşamazsın. Var olacağını bilmeme rağmen; var olacak şiddette olay örgülerine çakılı duran bu durum, yalnızca bir savaş çağrısı ve bir yüceltme fırsatıdır benim için. Görevini yapıyorsun, seni anlıyorum.

b) Hafızanın Buharlaşması

Ahir zamandır. Yarattığım dünya, üzerime çökmeye başlayacak. Silikleşen bir fotoğraf karesinden farksızlaşacağım. Canını aldığım tüm canlarım, hiç yaşamamış gibi olacaklar. Ellerimdeki kanı göremeyecek ölçüde bozulacak gözlerim ve yitip gidecek haysiyetim, kendi gözümde. Toprağa çakılarak sonlanan bir eğik atıştı hayatım. Ben adama, “borcunu ödemedi” dedirtmem. Yaydan çıkan her ok, bir yere düşer dünyada. Daha fazla süzülmeye dayanamazdım.

c) Heykel Düzeyinde Yaşam

Var olmak için, başka belleklere gereksinim duyacağım. Öylesine büyütmüşler ki ölümü gözlerinde; bir nesne olacağım, yapmacık hayatlarının nesnellikten uzak gerçekliğinde, bir hatırlatıcı.

VIII: Hayatların Homojen Karışımı

Her çöp, aynı çöplüğe gider. Bir gün birisi buyuracak: Bir sigara daha?

Sana.